Hani tükenmişlik sendromu diye bir şey moda ya bu aralar. O da neymiş derken şimdi sanırım ben de aynı sendroma tutuldum. Öyle bir döneme denk geldik ki bazen fazla bile dayandım diyorum.
Sizce de her şey çok yorucu değil mi?
Sabah bir uyanıyorsunuz; ekonomik krizden tasarruf edeceğiz diyenlerin yaşam ekstrelerine şahit oluyoruz. Lan o da bir şey mi Menzil tarikatının şeysi Tesla ile geziyor. Peki bu Tesla’nın parası nereden, kimlerden, kimin sırtından derken, adamlar emekliye yok dediği para ile kendilerine zam yaptılar. Bir tane milletvekili "halk zorda iken bu zammı kabul etmiyoruz" diyemedi.
Sonra şöyle sosyal medyayı karıştırayım biraz daha dedim. Amannn tavuğun biri kıçını sallaya sallaya gezecem derken Suriyeli bir genci baştan çıkarmış. Yollu şırfıntı ne olacak! Daha bu şoku atlatamamışken yine sosyal medyada bir genç kız arkadaşının evinde içtikten sonra evdeki köpekle cinsel ilişkiye girdiğini gülerek ve gayet mutlu bir şekilde anlatmasını izledim.
Bunlar dün, bugün oldu. Müfredat değişti müfredat. Laiklik Atatürk inkılap tarihinden kaldırıldı. Şeriata gidiyoruz, dindar bilimden uzak yeni nesiller yetiştirmek üzere uçuşa geçtik.
Uçuyoruz, uçuyoruz dediler, biz mi uçtuk mülteciler mi bize uçtu belli değil.
Ay daha var var.
Deprem de yerle bir olan Antakyama "oy yoksa hizmette yok" dediler. Oy verdiler. Antakya’yı sel aldı. Hizmet hala yok! Ya da yolda tekeri patladı.
O kadar uçuyoruz ki; Filenin Sultanları sanırım kadın oldukları için Amerika’ya ekonomik sınıfla gönderildi. Ve bu kadınların boyu iki metre, nasıl gittiler Allah bilir.
Geçen haftalar da bir öğretmeni öldürdü Iraklı bir öğrenci.
Dün bir veli öğretmene saldırdı öğrencilerin gözü önünde...
Doktor öldürüldü.
Öğretmen öldürüldü.
Mülteciler elini kolunu sallaya sallaya sınırdan içeri girdi.
Emekli, asgari ücretli dururken milletvekillerine zam yapıldı.
Kadına, çocuğa, damacanaya, kediye köpeğe, eşeğe yetmedi, tavuğa tecavüz edildi. Şiddet uygulandı.
Bizim memleketin derdi bitmiyor derken İsrail deyyusu çadırlarda yaşayan sivil halka saldırdı. Çadırlar içinde çocuklarla cayır cayır yandı. Bir tane müslüman ülkesi sahip çıkmadı kınamakla yetindi. İran Reisi‘si öldü. Bir günlük yas ilan ettik. Bayraklar yarıya indi. Adamlar ertesi gün bizi iplemediklerini açıkladı.
Oysa 6 Şubat depremin de binlerce insanımız öldü. Onca şehit verdik sınırlarda. Maden işçilerimiz öldü. İliç’te 9 işçi hayatını kaybetti. Tek bir gün yas ilan edilmedi.
Bir gün milli bayramlarda Anıtkabir’e gidilmedi, hutbelerde dua edilmedi Atamıza ve şehitlerimize.
Ben önümüzdeki ay 55 yaşıma girecem. 12 Eylül döneminden bu yana böyle bir dönem görmedim. Hayata dair tek bir umudum, enerjim kalmadı. Gece düşünmekten uyuyamıyorum. Memleketime üzülüyorum. Gençlere, kadınlara, çocuklara, hayvanlara, doğaya canım acıyor.
Biz bunları hak edecek ne yaptık diye soramıyorum. Cevap o kadar ortadaki insan olmayı, insanca yaşamayı unutturdular.
Hepsinden nefret ediyorum.
Ve Tanrı !
Artık O bile bunca şey olurken sahip çıkmıyor ezilenlere..
Uzaylılar mı istila edecek. Yoksa kıyamet mi kopacak ne olacaksa olsun artık.
Tükenmişlik sendromu salgın bir hastalık olabilir.