Yazılarım da çoğunlukla siyasi konulara değiniyorum. Arkadaşın biri, "Bıkmadın mı siyasetten, biraz da başka konulara dokun" dedi.
"Tamam da, ne olsun mesela" dedim.
"Mesela sevgi gibi, aşk gibi" dedi.
"Mesela hiç sevmedin mi?" diye sordu.
Tabii ki sevdik!
Sevmekte, aşık olmakta siyaset gibi değil mi zaten?
"Yazalım bakalım, biraz da oralara, dokunalım" dedim. Siyaset o kadar hayatımızın içindeki neydi, nasıldı unuttuk belki de aşkı...
Aşk!
Birbirini tanımayan iki farklı karakterin, kültürün bir araya gelip koalisyon kurması gibi mesela...
Bazen de matematik gibidir aşk!
Mesela bir denklemdir. Değişkenlerin fazla olduğu bir denklem ve insanlar bu denklemi kurmak ve çözümlemek için yüzyıllardır uğraşırlar. Uğraşmaya da devam etmektedirler.
Aşk, insan değişkeninden ötürü karmaşık ve anlaşılması zordur.
Bla bla bla....
Konuya giremiyorum ki!
Neyse bu kadar akademik konuşma yeter.
Şimdi gelelim can alıcı noktaya...
Sevmenin tarifi yok ki! Normalde çok anlamsız gelen şeyler, sevmeye başlayınca anlam kazanmaya başlıyor.
Başka zaman dinlemek istemediğin bir şarkıyı tekrar tekrar dinlemeye başlıyorsun.
Oturduğun yerde kendi kendine gülümsüyorsun.
Bulaşığı oynaya oynaya yıkıyorsun.
Bir selama yenik düşüyorsun.
Sesini duyunca kaç yaşında olursan ol kalbinin atışını ağzında hissediyorsun.
Olmam...
Yapmam...
Bana göre değil diyorsun.
Oluyor...
Yapıyor...
Ve sana göre olduğunu fark ediyorsun.
Çocuklaşıyor, şımarıyorsun. Hele de karşınızdaki sizi anlıyor, sevgisine sahip çıkıyor, var olduğunu hissettiriyorsa saygı, sevgi ve güveni hissettiriyorsa.. Hele hele de merhametli ise sevginizi emanet edin gitsin.
Aşık olmak birini sevmek güzel.. Doğru, dürüst ve sağlam karaktere sahipse sevin gitsin kardeşim.
Her ne kadar bize bu konular da susmak öğretildiyse de sanki sevmek dünyanın en büyük ayıbıymış gibi!
Bağırarak!
Seni seviyorum uleyn deyin gitsin.