Körü körüne bir tarafa bağlı olmak. Herhangi bir olaydan sonra futbol takımı tutar gibi körü körüne bağlı kalmak. Gündem futbol gündemi değildi. Mesele Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş meselesi de değildir. Bugün herkes cebindeki fikirleri dökmek zorundadır. Artık mesele bir taraf olma meselesi de değildir. Her devletin geçmişte bizlere hatası olmuştur bu herhangi bir olayda o devleti ya da devlet erkanı tarafını tutacağımız anlamına gelmez. 21. Yüzyılın 100. Yaşına gireceğimiz şu dönemlerde neredeyse yaşamadığımız hiçbir olay, görmediğimiz hiçbir acı kalmamıştır. Küresel Isınmadan, Coronavirüs’e, depremlerden savaşlara kadar görünen o ki bizim nesil en şanssız nesil olarak tarihe geçecektir.
Bir de şu mesele var ki biz çabuk gaza gelen bir milletiz. Yanımızda çakmak yansa hemen patlar harekete geçmek isteriz. Aklı selim düşünmek varken musibeti üzerimize çekmek nedendir? Ortadoğu Coğrafyası yeniden çiziliyor gelecek dönemlerde belki de karşımızda bize muhtaç veyahut adını geçmiş zamanlardan hatırlayacağımız bir devlet yer alacak bunu tabi şimdi tahlil etmek zor. Bir tarafta mazlumlar bir tarafta zalimler var. Mazluma tarihsel olarak baktığımızda tabiî ki o dönemin yöneticileri ve halkının hatası olmuştur bunu inkar etmek bir kere tarihe haksızlıktır. Hiç kimse kendi devletinin özgürlüğü, bağımsızlığı ve güvenliği dışında diğer devletlerin çıkarını düşünemez ve düşünmemeli. Önce bir dönüp kendimize bakalım. Özgürlük ve bağımsızlık bizim karakterimiz olmuş mu? Kendi özgürlüğümüzü tesis edebiliyor muyuz? İçeride ve dışarıda her anlamda bağımsız mıyız? Önce bunlara bakalım. Hasılı diğer devlette de artık savaş boyutu kalmamıştır savaş soykırım halini almış durumdadır. Mazlum kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve gençler bir grup zalimin elinde eriyip gitmektedirler. Bakın bunu söylemek taraf tutmak değildir. Artık zaman net bir tavır sergileme zamanıdır. Herkesin bir duruşu bir düşüncesi vardır elbet. Bu savaş değildir bu bizim en büyük şansımız Atatürk’ün nitelediği cinayettir. Oradaki halk kendi kurtarıcı beklemeden kendisini kurtarmaya nihayet başlamış durumdadır. Bize düşen görev zalime bir zalim gibi yaklaşıp kendi ülkemiz adına güvenliği arttırmaktır. Bizler “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” şiarından hiçbir zaman ayrılmadık ve ayrılamayız. Şayet kılına zarar geldiğinde “Ya İstiklal Ya Ölüm!” demesini de çok iyi bildik ve her zaman biliriz. Tarih yeniden yazılıyor tarihe bazı maddeler ekleniyor. Zaferin sesi artık ses çıkaran ve kendi bağımsızlığını sağlamaya çalışan işgalin ortasında kalmış halkın elinde. Zalim kendini her zaman haklı zannedecek ama mazlum günü gelip güçlendiğinde zalim aman dilese bile gereken cevabı misliyle verecektir. Biraz da kendimizle ilgili bir şeyler söylemek isterim; bizler bugün hala bağımsızlığımızın, Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün önemini anlamadık ve doğru şekilde anlatamadık. Biz elimizde olanın değerini maalesef anlamıyoruz. Bugün kanla kazanılmış bir Cumhuriyet’i layığıyla kutlamayıp Atatürk’ü yeterince anlayamazsak aynı durum bizim başımıza gelirse kutlayacak bir bayramımız dahi kalmaz. Bugün Türk milleti elinden Nutuk eserini düşürmemelidir. Atatürk’ü anlamak ve anlatmak hepimizin boynunun borcudur. Çünkü zaman onu haklı çıkarmış ve ileriki yıllarda da çıkarmaya devam edecektir.