Masonluk, dünyanın en eski ve en gizemli kardeşlik örgütlerinden biridir. Pek çok ülkede olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nde de önemli izler bırakmıştır. Özellikle 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı’da belirginleşen Masonluk, entelektüel kesimler ve bürokrasi içinde bir etki yaratmış; 1935 yılında Türkiye’de Mason localarının kapatılmasına kadar bu etkinin izleri sürmüştür. Atatürk’ün aldığı bu karar, masonluğun Türkiye’deki tarihini ve gelişimini incelemek açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Bu yazıda, Osmanlı’dan başlayarak Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan Masonluk tarihini adım adım ele alacağız. Masonluğun kökeni, 14. Yüzyılda Avrupa’daki duvar ustalarının oluşturduğu meslek örgütlerine dayanır. Ancak zamanla Masonluk, meslekle sınırlı bir örgütlenmeden daha geniş bir dünya görüşü ve felsefeyi savunan bir kardeşlik organizasyonuna dönüşmüştür. İlk spekülatif mason locası 1717 yılında Londra’da kurulmuş ve hızla Avrupa’ya yayılmıştır. Masonluk, Aydınlanma Çağı’nın özgür düşünce, akılcılık ve insan hakları gibi ideallerini benimsemiş ve zamanla birçok ülkede entelektüeller, devlet adamları ve düşünürler arasında kabul görmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’na Masonluğun girişi ise 18. Yüzyılın sonlarına rastlar. İlk mason localarının İstanbul’da kurulduğu ve yabancı elçilikler aracılığıyla Osmanlı topraklarına girdiği bilinmektedir. Osmanlı’daki ilk mason locasının, 18. Yüzyılın sonlarında Fransızlar tarafından kurulduğu düşünülür. 1800’lü yılların başlarında, özellikle yabancı diplomatlar ve tüccarlar arasındaki mason locaları etkili olmaya başlamış, bu localara Osmanlı aydınları ve bürokratları da ilgi göstermiştir. Özellikle Sultan II. Mahmud döneminde Batı’yla kurulan ilişkiler doğrultusunda Masonluğa olan ilgi artmıştır. 19. Yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batı’yla ilişkilerini artırdığı ve Tanzimat Fermanı (1839) gibi reformların yapıldığı bir dönemdir. Bu dönemde, Batı’ya eğitim için gönderilen Osmanlı aydınları arasında mason localarına katılım artmıştır. Masonluk, Batı’nın modernleşme idealleriyle özdeşleştiriliyor, özgür düşünce ve yenilik arayışlarıyla ilgi çekiyordu. Mason locaları, Osmanlı aydınlarının toplandığı, Batı düşüncesi ve politikalarının tartışıldığı yerler haline gelmişti. Önemli Osmanlı bürokratları ve aydınları da mason localarına katılmıştır. Mithat Paşa, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi Tanzimat dönemi liderlerinin bazıları, mason localarına üye olarak bilinir. Mithat Paşa gibi reformist devlet adamlarının Masonluğa katılımı, özellikle Tanzimat ve Islahat hareketleriyle paralel olarak değerlendirilebilir. Batı’ya açılma, meşrutiyet arayışları ve özgürlük talepleri, bu aydınlar için Mason localarında destek bulmuştur. Masonluk, ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nda gizli bir etki ağı oluşturmuş ve zamanla siyasi hareketlerin de bir parçası haline gelmiştir. Özellikle Meşrutiyet hareketleri ve Jön Türklerin faaliyetlerinde mason localarının önemli bir yeri olduğu bilinir. Sultan II. Abdülhamid döneminde masonlar şüpheyle karşılanmış ve birçok mason locası kapatılmışsa da, bu hareket tamamen bastırılamamıştır. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte Masonluk, Osmanlı’da tekrar güç kazanmaya başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, Masonluk ile İttihat ve Terakki Cemiyeti arasındaki ilişkiler dikkat çekicidir. İttihat ve Terakki liderlerinin birçoğu, mason localarında yer almış ve bu locaları siyasi amaçları için kullanmıştır. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte, mason locaları siyasi bir merkez haline gelmiş ve Osmanlı’daki reform hareketlerinin destekçisi olmuştur. Cemiyetin liderlerinden Talat Paşa, Enver Paşa ve Cemal Paşa gibi isimler, mason localarıyla sıkı ilişkilere sahipti. Bu dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülme sürecine girmesi ve savaşlar, Masonluğun da daha fazla dikkat çekmesine yol açtı. Ancak masonlar, Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtarmak için Batı ile entegrasyonu savunan bir çizgideydiler. Bu durum, İttihat ve Terakki liderlerinin Batı yanlısı politikalarıyla örtüşüyordu. Fakat Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’na girişi ve savaşın kaybedilmesi, bu dönemdeki mason localarının etkisini de azaltmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra mason locaları faaliyetlerine devam etti. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, mason locaları Türk entelektüel yaşamında ve siyasette varlıklarını sürdürdü. Ancak Cumhuriyet döneminde masonlar, Osmanlı’daki etkilerinden daha farklı bir konumda bulunuyordu. Atatürk, Batılılaşma ve modernleşme politikalarını benimsemiş bir lider olmasına rağmen, mason localarına karşı ihtiyatlı bir tavır sergilemiştir. 1935 yılına gelindiğinde, Atatürk mason localarının kapatılmasına karar verdi. Bu kararın arkasında birkaç farklı neden yattığı düşünülmektedir. Bunlardan biri, Atatürk’ün milliyetçi bir devlet yapısı inşa etmek istemesi ve bu tür dışa bağımlı, gizli örgütlerin bu yapıyı tehdit edebileceği endişesidir. Ayrıca, Mason localarının içerdiği gizlilik ve dış bağlantılar, yeni kurulan devletteki şeffaflık ve ulusal egemenlik ilkeleriyle çelişkili bulunmuş olabilir. Bunun yanında, o dönemde faşist ve milliyetçi hareketlerin Avrupa’da güç kazanması, masonluk karşıtı düşünceleri de etkiledi. Atatürk’ün mason localarını kapatma kararı, Türkiye’de masonluğun etkisini büyük ölçüde kırmıştır. Resmi olarak kapatılan localar, bir süre gizlice faaliyet göstermeye devam etse de, 1948 yılında masonlar yeniden legal olarak örgütlenme hakkı kazanmıştır. Masonluk, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar Türkiye’deki siyasi ve entelektüel yaşamda önemli izler bırakmıştır. Osmanlı’nın son döneminde modernleşme ve özgürlük arayışlarının bir parçası olarak kabul edilen mason locaları, Cumhuriyet’in ilk yıllarında da varlığını sürdürmüştür. Ancak Atatürk’ün 1935’te aldığı kararla mason locaları kapatılmış ve Türkiye’de masonluk, tarihsel bir dönüm noktası yaşamıştır. Masonluk, gizli yapısı, felsefi doktrini ve siyasi bağlantılarıyla her zaman tartışmalı bir kurum olmuştur. Türkiye’deki masonlar ise özellikle Batılılaşma, reform ve özgürlük arayışlarıyla ilişkilendirilmiş, ancak nihayetinde ulusal egemenlik ilkesine karşı bir tehdit olarak görülerek kapatılmıştır.