1912 yılı, Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinde en zor dönemlerinden birine tanıklık etti. Balkanlar’da artan milliyetçilik hareketleri ve bölgedeki topraklar üzerindeki nüfuz mücadelesi, Osmanlı Devleti’ni adım adım bir savaşa sürüklüyordu. Bu dönemde Sırbistan, Karadağ, Yunanistan ve Bulgaristan, Osmanlı’dan Arnavutluk ve Makedonya’ya özerklik vermesini talep ettiler. Osmanlı Devleti’nin bu talebi reddetmesi ise, Balkan Savaşları’nın fitilini ateşledi. Bu yazıda, 1912 yılında Osmanlı Devleti’ne verilen notayı ve 1. Balkan Savaşı’nın başlamasının arka planını detaylarıyla ele alacağız. 19. Yüzyılın sonlarına gelindiğinde, Balkanlar’da milliyetçilik akımları giderek güçlenmiş ve Osmanlı Devleti’nin kontrolündeki topraklarda bağımsızlık talepleri yükselmişti. Balkan milletleri, özellikle Osmanlı’nın zayıflamasını fırsat bilerek kendi bağımsızlıklarını kazanma yoluna girdiler. 1912 yılına gelindiğinde, Sırbistan, Karadağ, Yunanistan ve Bulgaristan, Osmanlı Devleti’ne karşı birleşik bir cephe oluşturdular. Bu devletlerin amacı, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki topraklarını ele geçirmek ve kendi nüfuz alanlarını genişletmekti. Özellikle Makedonya ve Arnavutluk üzerindeki çekişmeler, bölgedeki gerginliğin ana kaynağını oluşturuyordu. Bu dört devlet, Osmanlı Devleti’ne bir nota vererek, Makedonya ve Arnavutluk’a özerklik tanınmasını ve bu bölgelerde Osmanlı kontrolünün azalmasını talep ettiler. Osmanlı yönetimi, bu talebi kendi egemenliğine bir tehdit olarak görerek kesin bir şekilde reddetti. Bu, sadece Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü koruma çabası değil, aynı zamanda Balkan devletlerinin yayılmacı emellerine karşı bir direnç olarak da değerlendirilebilir. Osmanlı Devleti’nin Balkan devletlerinin notayı reddetmesi üzerine, 8 Ekim 1912’de 1. Balkan Savaşı resmen başladı. İlk saldırı Karadağ’dan geldi ve hemen ardından Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan Osmanlı’ya karşı cephe açtı. Bu devletler, Osmanlı Devleti’nin zayıflamış durumunu ve iç karışıklıklarını fırsat bilerek hızlı bir ilerleme hedefliyorlardı. Bulgaristan, Balkan müttefikleri içinde en güçlü orduya sahipti ve ana hedefi İstanbul’a kadar ilerleyerek Osmanlı’yı Balkanlar’dan tamamen çıkarmaktı. Savaşın ilk günlerinde Osmanlı ordusu, Balkanlar’daki dağınık ve yetersiz güçleri nedeniyle hızla geri çekilmek zorunda kaldı. Bulgaristan ordusu, Trakya’da büyük bir ilerleme kaydederken, Sırbistan ve Karadağ orduları Makedonya’ya doğru ilerliyordu. Yunanistan ise Ege kıyılarındaki Osmanlı topraklarını hedef aldı. Osmanlı Devleti’nin bu cephede zayıf düşmesi, hem iç siyasi karışıklıklar hem de Balkan devletlerinin iyi örgütlenmiş askeri gücü ile açıklanabilir. Osmanlı ordusu, Balkanlar’daki direnişi sürdürmeye çalışsa da savaşın ilerleyen dönemlerinde büyük kayıplar vermeye başladı. Osmanlı’nın asıl direniş noktası Trakya bölgesi oldu. Burada Bulgar ordusuna karşı ciddi savunma hattı kuruldu, ancak bu çabalar yeterli olmadı. Kısa sürede Osmanlı ordusu Edirne ve Kırklareli gibi stratejik noktaları kaybetti. Bu, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki hâkimiyetinin sona erdiğinin önemli bir göstergesiydi. Ekim 1912 ile Mayıs 1913 tarihleri arasında süren bu savaş, Osmanlı Devleti için büyük bir yenilgiyle sonuçlandı. Özellikle Edirne’nin Bulgarlar tarafından ele geçirilmesi, Osmanlı’nın Balkanlar’daki son büyük direnişinin kırıldığı an olarak tarihe geçti. Balkan devletleri ise, bu savaşı kazanmalarıyla birlikte Osmanlı topraklarında önemli kazanımlar elde ettiler. 1.Balkan Savaşı, Osmanlı Devleti için büyük bir dönüm noktası oldu. Osmanlı, bu savaşı kaybetmesiyle birlikte Balkanlar’daki birçok toprağını kaybetti. Makedonya, Arnavutluk, Trakya ve Ege Adaları üzerindeki Osmanlı egemenliği sona erdi. Savaşın ardından Balkan devletleri arasında yeni sınırlar belirlendi ve Arnavutluk bağımsız bir devlet olarak ortaya çıktı. Bu savaşın bir diğer önemli sonucu ise, Osmanlı Devleti’nin iç siyaseti üzerindeki etkisi oldu. Balkanlar’daki yenilgi, Osmanlı yönetimini ciddi bir krizle karşı karşıya bıraktı ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidar üzerindeki etkisini artırdı. Ayrıca, bu savaş, Osmanlı Devleti’nin askeri anlamda modernizasyon ihtiyacını gözler önüne serdi. Zira savaşın ilk günlerinden itibaren Osmanlı ordusunun disiplinsizliği ve lojistik yetersizlikleri, savaşın kaybedilmesindeki ana etkenlerden biriydi. 1.Balkan Savaşı’nın ardından kısa bir süre sonra, Balkan devletleri arasında toprak paylaşımı konusunda anlaşmazlıklar baş gösterdi ve bu durum II. Balkan Savaşı’na yol açtı. Ancak, Osmanlı Devleti için bu süreç, Balkanlar’daki son topraklarını da kaybetmesiyle sonuçlandı. 1912 yılında Sırbistan, Karadağ, Yunanistan ve Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’ne verdikleri nota ve bu notanın reddedilmesi, Balkan Savaşları’nın kaçınılmaz hale gelmesine neden oldu. Osmanlı Devleti, bu savaşlarla birlikte Balkanlar’daki son topraklarını da kaybetmiş ve bir dönem kapanmıştı. Savaşın ardından Balkan devletleri kendi aralarındaki rekabeti sürdürse de, Osmanlı Devleti için bu dönem, büyük bir toprak kaybı ve siyasi krizle sonuçlandı. Bu savaş, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin son yıllarındaki zayıflığını ve modernleşme ihtiyacını da bir kez daha gözler önüne serdi.
Kaynakça
Celal Erikan, Balkan Savaşları (1912-1913), Kültür Bakanlığı Yayınları, 1983, s. 45-50.
Hikmet Bayur, Türk İnkılâp Tarihi, Cilt 3, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1987, s. 256-260.
Feroz Ahmad, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Kaynak Yayınları, 1995, s. 98.
Stanford Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Cilt 2, E Yayınları, 2002, s. 267-270.