Tıp dünyası, Alzheimer ve benzeri demans türlerine karşı yürütülen savaşta rotayı ameliyathane atıklarına çevirdi. Yıllardır cerrahi operasyonlar sırasında çıkarılan ve tıbbi atık olarak değerlendirilen canlı insan beyni dokularının, hastalığın mekanizmasını anlamak ve yeni ilaçlar geliştirmek adına laboratuvar farelerinden çok daha etkili olduğu saptandı.

LABORATUVAR FARELERİ YETERSİZ KALDI

Yıllardır süregelen araştırmalarda kullanılan kemirgen modellerinin, insan beynindeki karmaşık nöron yapısını tam olarak yansıtamadığı uzun süredir tartışma konusuydu.

Nature dergisinde yayımlanan güncel çalışmalar, canlı insan dokusunun laboratuvarda "hayatta tutulabildiğini" ve bu sayede ilaçların doğrudan insan hücresi üzerinde test edilebildiğini gösterdi.

Uzmanlar, bu yöntemin klinik deneylerdeki başarısızlık oranını ciddi ölçüde düşüreceğini ifade etti.

UZMANLARDAN "YENİ DÖNEM" DEĞERLENDİRMESİ

Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Allen Beyin Bilimi Enstitüsü (Allen Institute for Brain Science) araştırmacılarından Dr. Ed Lein, bu dokuların önemine dikkat çekti.

Lein, "Ameliyatla alınan dokuların canlı kalabildiği her dakika, bize insan zihninin en derin sırlarını inceleme şansı tanıyor. Bu dokular, farelerde asla göremediğimiz elektriksel sinyalleri ve sinaptik bağları koruyor" sözleriyle durumu özetledi.

Harvard Tıp Fakültesi bünyesinde çalışmalarını sürdüren nörolog Prof. Dr. Rudolph Tanzi ise, "Alzheimer’ın temelindeki amiloid plaklarının insan dokusu üzerindeki gerçek etkisini gözlemlemek, bizi kesin bir tedaviye bir adım daha yaklaştırdı. Bu yöntemle, daha önce teoride kalan pek çok varsayımı pratiğe dökme şansı bulduk" şeklinde konuştu.

ETİK ÇERÇEVEDE BÜYÜK DÖNÜŞÜM

Araştırmacılar, hastaların onayıyla alınan bu mikroskobik doku parçalarının, beynin "canlı haritasını" sunduğunu belirtti. Özellikle kortikal dokunun, hafıza kaybına neden olan hücresel bozulmaları anlık olarak sergilediği ve bu sayede nöron kaybının henüz başlamadan durdurulabileceği öngörüldü.

Bilim dünyası, bu yöntemin Alzheimer haricinde epilepsi ve şizofreni gibi kompleks hastalıkların tedavisinde de kullanılacağını vurguladı.