Türklük, binlerce yıllık tarihi geçmişiyle Orta Asya’da Hun, Göktürk, Uygur gibi büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış, kendi kültürü, dili ve gelenekleriyle zenginleşmiş bir etnik kimliktir. İslam öncesi dönemde, Türk halkları kendi inançları, ritüelleri ve yaşam biçimleriyle var olmuşlardır. Göktürk Kağanlığı’nın yazılı belgeleri gibi tarihi kaynaklar, Türk halkının İslam öncesi dönemdeki varlığını kanıtlamaktadır. İslam’ın gelmesiyle birlikte, Türkler İslam’ı benimsemiş ve İslam kültürüyle etkileşime geçmişlerdir. Ancak bu, Türklüğün İslam ile birlikte var olduğu anlamına gelmez. Türkler, İslam’ın etkisi altında kendi kültürlerini ve kimliklerini korumuşlar ve şekillendirmişlerdir. İslam, Türklüğün sadece bir unsuru olmuştur ve Türk tarihi, İslam öncesi dönemden günümüze kadar uzanan zengin bir geçmişe sahiptir. Türklük kimliği, İslam olmadan da sağlam bir şekilde ayakta durabilir. Türk tarihi, İslam’ın yanı sıra Budizm, Şamanizm ve diğer inançlarla da doludur. Bu çeşitlilik, Türklüğün zenginliğini ve karmaşıklığını göstermektedir. Dolayısıyla, Türklük, İslam olmadan da var olan köklü bir kimliktir ve tarih boyunca Türk halkının bir parçası olmuştur.